Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yasa yapan | legislative adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yasa yapan kimse | lawgiver n. |
General | yasa dışı ilaç dağıtımı yapan kimse | mule n. |
General | yasa dışı uyuşturucu dağıtımı yapan kimse | mule n. |
Colloquial | ||
Colloquial | yasa dışı işler sırasında gözcülük yapan kimse | cockatoo [australia] n. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | gatt'ın tokyo görüşmeleri sırasında kabul edilen ve damping yapan üyelere karşı nasıl bir anti-damping vergisi konulacağını belirten temel yasa | anti-dumping code n. |
Religious | ||
Religious | (eski avrupa'da) yargıçlık, yasa koyuculuk ve rahiplik görevleri bulunup büyücülük yapan keltler | druids n. |